top of page

Satranç ve Hayat

Netflix’de yakın zamanda yayımlanan Queen’s Gambit serisini oldukça beğenerek izledikten sonra en çok sevdiğim sporlardan biri olan satranç hakkında kişisel çıkarımlarımı paylaşmak isterim. Öncelikli olarak dizide geçen şu sözle başlamak isterim.

Seçimlerinin sonuçları olur, bunlara katlanmak zorundasın.



Hepimiz aslında birer satranç oyuncularıyız çünkü yaşamımız sınırlı sürede yaptığımız hamlelerden ibarettir. Gözümüzü açtığımız andan itibaren sürekli hamleler yaparız; arkadaş seçimi, meslek seçimi, partner seçimi, okul tercihimizi, okuduklarımız hepsi bizim için birer hamledir. Doğduğumuz yeri ve ailemize karar veremeyiz tıpkı satranç da oyunun değiştirilmez kuralları veya taşların dizilimi gibi. Amacımız sınırlı sürede en iyi hamleleri yapıp bizi tatmin eden sonuçlara ulaşmaktır. Kimi zaman yanlış hamleler yaparız, güvensiz arkadaşlarla dostluk , yanlış eş seçimi, sevmediğimiz işi yapmak vb. Yapabileceğimiz fedakarlıklarla ya da yeni hamlelerle yaptığımız hataları az da olsa telafi etme şansımız vardır tıpkı satrançta taş fedaları gibi. Satranç ve hayatın en ortak notası belki de “dokunduğun taşı oynama zorunluluğudur”. Mutlaka yaptığımız tercihlerin sonuçlarını kabul etmeliyiz, zamanı geri alma şansımız veya hamlelerimizi değiştirme şansımız yoktur. Bu açıdan baktığımızda akıllıca hareket etmek ve hareketlerimizi dikkatli planlamak en doğru olandır. Taşların siyah ve beyaz olması gibi hayatımızda olumlu ve olumsuz hissettiğimiz durumlar mutlaka olacaktır.



Oyun içindeki psikolojik süreç ayrıca oldukça önemlidir. Satranç oyuncularının belki de en zorlandıkları süreçtir oyuna psikolojik olarak hazır olma durumu. Bazen basit hatalar yaparız, kimi oyuncular hemen pes eder kimileri rakibinin hata yapmasını bekler, kimileri de rakibini şaşırtarak psikolojik üstünlük kurarlar. Bu anlarda satranç oyuncularının oyun içi yüz ifadelerine, mimiklerine ve yaptıkları hamleler sonrası kendilerindeki değişimlerine bakarak kolayca oyunun kontrolünün istedikleri gibi olup olmadığını kavrayabilirsiniz. Etrafınızdaki insanların yüzlerine bakarak da hayatlarından mutlu olup olmadıklarını kolayca anlayabilirsiniz., Yalnızken güçlü kalmalı, asla pes etmemelisiniz.

Yalnız kalabilmeyi başarabilen birey, en güçlü bireydir.



Nasıl kararlar verirsek verelim hayatı olduğu gibi kabul etmeliyiz, kazanmak da kaybetmek de hayatın bir gerçeğidir. Hamleleriniz sizi mutlu etmese bile her zaman bir sonraki hamle ile hayatınız gidişatını istediğiniz doğrultuda değiştirebilirsiniz. Mutluluğunuza öncelik verin. Unutmayın sizi tanıyan herkes öldüğünde hiç doğmamış olacaksınız.

Only a life lived for others is a life worthwhile.

EMRE SOBACI
bottom of page